Tüyap Kitap Fuarı’na ilk kez başka bir amaç için gitmek
Tüyap fuar merkezinin benim için özel bir anlamı var. 2000 senesinde sevgili Dr. Hakkı Öcal ağabeyimizin dizinin dibinde şimdi 9 yıldır eşim olan sevgili Şahika’mın marifetlerini ilk kez orada dinlemiş ve bu kızı mutlaka tanımalıyım demiştim 🙂 Aradan yıllar geçti, Hakkı Abimiz o zamanlar yurt dışında yaşadığından pek çok fuara gelemedi. Biz imkan buldukça gittik; hem bilişim fuarına, hem kitap fuarına.. Bilişim fuarları teknolojinin yayılması, ekonomik durumların iyileşmesi, iPhone’ların öğrencilerin dahi elinde rahatça dolaşması, kendi kendine park etmesi yetmez, otopilotla giden araba istiyorum gibi cümlelerin artık dudaklarımızda dolaşması gibi kaçınılmaz nedenlerden dolayı artık eski ilgiyi çekemiyor gibi.. Dün ağzımız açık baktığımız 3d yazıcıların bugün masamızın kenarında durdukları halde yüzüne bile bakmıyoruz malesef..
Ama kitap fuarları öyle değil çok şükür..
Ne kadar e-book ve türevi çıksa da kitabın yeri ayrı. Çantana at, güzel sakin bir köşe bulduğunda çıkar oku. Ne pil derdi var, ne çözünürlük, ne boyut vs.. Kitap okumaktan haz etmeyen veled duyunca sıfıra bölme hatası yaşıyorum diyebilirim. Kitap sevilmez mi, okunmaz mı.. Şimdi istediği kadar görsel efektli sinemalar çıksın, hiç biri bir kitabın kendi yerini, okurken hayalimizde canlandırdığımız halini tutabilir mi?Sinema belki bir kaç gün, bir kaç hafta gibi bir sürede yavaş yavaş sindireceğiniz bir kitabı size 2 saat içerisinde yoğun olarak veriyor. Yani yemek ocakda yavaş yavaş lezzetini alarak değil, mikrodalgada saniyeler içerisinde pişiyor.. Sıcak, belki çok lezzetli ama yüreğinizde olması gerektiği kadar yer edinememiş bir tat..Çocukken ve gençken okuduğum kitapları hele hiç unutamıyorum. Romanları bilhassa.. Kemalettin Tuğcu’nun, Ömer Seyfeddin’in, Enid Blyton’un.. Sonraları Reşat Nuri Gültekin’in ve daha pek çoğunun..
Ortaokuldayken öğretmenimiz bir kitap değişim programı uygulamıştı. Herkes bir kitap satın alıyor, okuduktan sonra kitabı başka bir arkadaşına verip onun kitabını alıyor, sonra o bitince onu da bir başkası ile değiştiriyor.. Bu programda pek çok kitap okumuştum, bunlardan biri de Kemalettin Tuğcu’nun “Tekinsiz Ada” kitabıydı. Ne hikmetse bu kitabı hiç bir kitapçıda bulamıyorum.. Geçtiğimiz haftalarda Çaycı İzzet Efendi’yi zirayet ettiğimizde orada yaşlı bir hanımefendi vardı, meğer Kemalettin Bey’in akrabalarındanmış. Bilseydim bu kitabın akıbetini, neden yayınlanmadığını sorardım.
Eğer bu blogda yeni değilseniz aşina olduğunuz bu uzun girişten sonra yazımın asıl konusuna geliyorum:
Bugün eşimle birlikte Tüyap Kitap Fuarı’na gittik. Fuarlara her gidişimizde kimin ne kadar broşürü, çantası varsa alır ellerimiz dolu dolu ordan oraya koştururduk. Bu kez çantalarımız ellerimiz dolu olarak fuara gittik. Çünkü daha önceki yazılarımızda bahsettiğimiz gönüllü kütüphane yazılımımız Kitapi’nin broşür ve kitap ayraçlarını fuara gelen öğrencilere dağıtacaktık. Broşür ve ayraçlar daha bugün elimize ulaştı. Aldığımızda saat 15.00 civarıydı, fuara gitmek için biraz geç bir saatti ama yine de kolileri evde açıp götüreceğimiz kadar broşürü katlayıp hazırladık. Bir kısmını da orda insanlara dağıtırken katlarız diye düşünüp yola koyulduk. Fazla trafik çekmeden fuara vardık. Akşam olmuştu ama yine de epey kalabalıktı. Meğer bugün öğrenci ziyaret günüymüş. Gündüz gelenler binlerce öğrenci olduğunu söyledi. Asıl amacımız onlara ulaşmaktı tabi ama binlercesine dağıtacak kadar broşürümüz yoktu. Geç gittiğimiz bu yönden iyi oldu.
Cıvıl cıvıl çocuklara gençlere üçer beşer kitap ayracı verip broşürleri de öğretmenlerine iletmelerini rica ettik. Çocuklar büyüklerden daha kibar. Teşekkür ederim demeyen bir çocuğa hiç rastlamadık ama büyüklerden ses çıkarmayan çok oldu 🙂
Şahika hanım fuarı gayet normal bir ziyaretçi olarak da dolaşmayı başardı. Güzel kitaplar aldı. Ben çok merak ettiğim Lazika standına denk gelince biraz oradaki hemşerimle muhabbet edip küçük bir lazca klavuz alabildim: Lazuri Osinapuş Klavuzi.. Kitap fiyatlarının çok pahalı olduğunu burdan da söylemiş olalım. Sadece bu stand için değil, diğer standlarda da durum böyleydi.. Pek çok kitabı internette daha ucuza bulabiliyorsunuz. Fuarda dolaşıp heybeyi doldurmak gibi keyifli olmuyor tabi..
Son bir kaç paragrafı da yeni tanıştığım Hakan Bey’e ve kurmaya çalıştığı kütüphaneye ayırıp yazımı sonlandıracağım.Yazılarım bu aralar baya seyrekleşti farkındayım, inşallah sıklaştırmaya gayret edeceğim.
Hakan (Sarı) Bey Kitapi’nin yeni üyelerinden, çok gayretli bir öğretmenimiz. Daha önce vazife yaptığı yerlerde iki kütüphane kurulmasına vesile olmuş. Şimdiki görev yeri olan Kayseri Bünyan’da yeni bir kütüphane kurmanın heyecanını yaşıyorlar. Kitapi bloglarında bu kütüphanenin gelişimini de anlatıyor. Ayrıca projenin bir de Facebook sayfası var. Kütüphanenin en çok neye ihtiyacı olur? Tabi ki kitaba.. İşte Hakan Bey de yeni kütüphaneleri için kitap desteği istiyor. Bütün detaylar Facebook sayfasında var. Biz de buradan duyurmuş olalım. İnşallah Kitapi bu konuda bir merkez haline gelirse sizlerden gelecek kitapları böyle talep eden kütüphanelere ulaştırmak için canla başla çalışmak isteriz. Şimdilik sadece duyurabiliyor ve nacizane kendi imkanlarımızla katılabiliyoruz.
Siz de hediye etmek istediğiniz kitaplarınızı Hakan Sarı adına Namık Kemal Ortaokulu 38600 Bünyan Kayseri adresine gönderebilirsiniz. İletişim telefonu Facebook sayfasında yer alıyor.
Daha çok kitabın okunduğu, daha çok kütüphanenin olduğu günlere yakında kavuşmak dileğiyle..
[…] Eşim de yaptığı yeni projesi Kitapi (ücretsiz kütüphane otomasyon yazılımı) için broşür ve kitap ayracı dağıttı. Detayları için buraya bakabilirsiniz. […]