19 Şubat 2025

Kep Adresi, Mobil İmza, Islak İmza üçgeninde bir Türk mevzuatı kısır döngüsü

ile hasan

Her şey yaklaşık 10-12 gün önce eşimin Trendyol’da açmaya çalıştığı mağaza için yaptığı başvuru sırasında istenen KEP adresi ile başladı.

5 yıl önce tek ortaklı olarak şirketi (Kodventure Teknoloji AŞ) kurarken zaten bir kep adresi almıştım ama hiç kullanmam icab etmemişti. Bir kaç sene önce süresi doldu gibi bir mail ya da mesaj geldiğini hatırlıyorum ama lazım olmadığından üzerinde durmamıştım. Eşimin Trendyol’daki müstakbel mağazası şirket çatısı altında olacağı için kep adresimi yazar geçeriz sandım. Ama Trendyol bu kep adresine bir mail atacakmış, herhalde kod vs gönderecek. Yani kep adresi üzerinden gerçek bir şirket olup olmadığımızı anlayacak.

Neyse dedik, ne kadar zor olabilir ki. Kep adresini yenileriz. Kep adresine girmek için miydi artık bilemiyorum, aradan çok gün geçti o ayrıntıyı unuttum. Mobil imza gerekli oldu. Ben de nasılsa kurumsal Turkcell kullanıcısıyım ordan anında alırım diye düşündüm. İlk golü burdan yedik. Sim kartım 64 K’lık olduğu için mobil imzaya uygun değilmiş. Sim kartı değiştirmem gerekiyormuş. Telefondaki kibar temsilcim sağolsun iki seçenek sundu. Hızlı olsun istiyorsam bir Turkcell bayiine gidip yeni SIM alabilirim ya da acelem yoksa kurye ile adresime gelebilir.

Çok yakında Turkcell bayii olduğu için o yolu tercih ettim. İkinci gol de ordan geldi. Bayiye her ne kadar sadece SIM değişikliği yapacağımı söylesem de Mobil İmza lafını duyunca biz yapamıyoruz, ya Akbatı’daki ya da Mall of Istanbul’daki Turkcell’e gitmem gerektiğini söyledi. Ofisime giderken yol üstünde olduğundan Mall of’u tercih ettim ve üçüncü golü yedik. Hatta bayiideki çalışanlarla epey dil kavgası yaptık. Bayi elemanı kurumsal hat kullanıcısı olduğum için ısrarla benden imza sirküsü istedi. Zaten şirket namına iş yaparken sık sık lazım olduğu için telefonumda imza sirküsü, faaliyet belgesi vs bunların birer kopyasını bulunduruyorum. Genelde istenen evrağı ilgili kişiye mail atarak işimi hallediyorum. Fakat bayii çalışanı ısrarla “ıslak imzalı” imza sirküsünü istedi. Önce kibar kibar anlatmaya çalıştım. Şirketim tek ortaklı. Yani sadece ben varım. İşte kanlı canlı karşınızdayım. Kimliğim de yanımda. Kimlik “bu kişi Hasan Civelektir” diyor, buna inanıyorsunuz. Ama Hasan Civelek olarak size yanlış imza atmamam için kendi imzamı onaylattığım noter evrağının orijinalini mi istiyorsunuz?

-Evet beyefendi, prosedür böyle. O evrağı taratmamız lazım.

İlla taratacaksanız ben size mail atayım, siz çıktısını alın ve onu taratın. Sonuçta orijinal belgeyi almayacaksınız, taratıp bana vereceksiniz.

– Beyefendi, prosedür ıslak imzalı belgeyi taratmamı istiyor.

Yani ıslak imzalı belge sistem için bir zorunluluk değil, imza ıslak mı kuru mu bunu siz gözünüzle teyit edeceksiniz, sonra da o evrağı taratacaksınız. İşte ben size diyorum ki, ben zaten tek kişilik bir firmayım. Aha bu da kimliğim. Kimliğime inanıyorsanız, beni uğraştırmayın, evrağın çıktısını alıp sisteminize taratın?

– Hayır beyefendi, ıslak imza şart.

Aklım mantığım almadı. Prosedüre bu kadar bağlı kalan, insan odaklı değil de prosedür odaklı olan başka bir millet var mı acaba. Bayiin yöneticisi ile de konuştum maalesef o da aynı kafadaydı. Turkcell’in prosedürüne aslında lafım yok. Çok ortaklı şirketler için elbette biri usulsüz bir işlem yapmasın diye evrakların orijinallerini isteyebilirler. Fakat ben tek ortaklı bir şirketten bahsediyorum. Müşterisini düşünen biri kolayca şirketimi resmi kaynaklardan (İTO) sorgulayıp evet tek ortakmış, o da Hasan Civelek’miş diye anlayabilir. Ve madem tek ortak olarak kimliğimle karşınızdayım, kendim atacağım imzanın bana ait olduğunu ispatlamak için bir evrağın “orijinaline” ihtiyaç olmayacağına “kanaat” getirip sırf “prosedürü” tamamlamak adına fotokopi veya çıktıyı “sisteme taratıp” müşteriyi memnun edebilirlerdi. Yok, aman başımıza bir iş gelmesin!

Hemen pes etmedim. Dedim şurda bir noter varsa gideyim, yeni bir imza sirküsü çıkartayım. Önce noter aradım bulamadım. Ama bulsaydım herhalde noter de benden şirketin ortağı olduğuma dair başka bir ton şey isteyecekti. Mecburen oradan elim boş ayrıldım ve Turkcell’deki danışmanıma çağrı bıraktım. Evet kurumsal hat kullanıyorsanız müşteri temsilcisine doğrudan sıra vs bekleyerek ulaşamıyorsunuz. Sadece hafta içi ve mesai saatleri içerisinde arayıp “beni arasın” manasına gelen menü tuşlamasını yapıyorsunuz. O müsait olunca sizi arıyor.

İşte bir süre sonra temsilci aradı ve bayilerde başıma geleni anlattım ve ilk başta konuştuğumuz ikinci seçenek olan “kurye” yöntemini tercih ettik. İşte dördüncü gol de kuryeden geldi. Normalde bir kaç gün içinde gelmesi gereken kurye 7 gün gelmedi. Neden sonra kurye bilgilerini istemek aklıma geldi. Firmayı aradım, durumu sordum. Benden falan gün için randevu istedi. Sim kart olduğu için mutlaka benim teslim almam gerekiyor vs. dendi. Fakat kurye sözleştiğimiz gün gelmedi. Ertesi gün oldu tekrar aradım, o gün gelecek dendi. O gün de evde (şirket resmi adresim ev adresimle aynı) yoktum. Kurye gelmeden telefonla arayıp haber verdi ama adreste değilim dedim. Şimdi bu da bir ton iş çıkartacak derken “o zaman posta kutuna bırakıyorum” demez mi 🙂 Nasıl sevindim. Hadi bu golü de bana yazalım. Skor kaç? 4-1.

Akşam eve gelince hemen SIM kartı değiştirdim. Daha mobil imza işi var. Gece çalışmıyor malum “kurumsal” Turkcell. Ertesi gün temsilciyle çaldır-kapat yaptık. Kadın da artık üst üste gelen aksilikler yüzünden telefonu açınca “ne olur bu kez olumsuz bir şey olmasın inşallah” diyerek lafa başlıyordu. Sim kartı hallettiğimizi, mobil imza işine devam edebileceğimizi söyledim. ARA yazıp bir numaraya mesaj atmam gerekiyormuş. Bir de TCNO Doğum Tarihi vs yazıp gene o numaraya yazmalıymışım. İyi güzel, bunu yaptım. O gün kimse aramadı sanırım. Ertesi gün ofiste uyku bastığı bir sırada biraz kestireyim diye arabaya gitmiştim. Uyuklayalı yarım saat olmuştu ki 532 aradı. Uyku sarhoşu ne dediğimi bile hatırlamıyorum. Mobil imza ile ilgili ne sorduysa artık cevap verdim tekrar uykuya daldım. Bir yarım saat daha geçti uyandım, işe döndüm ama adamla ne konuştuğuma dair hiç bir fikrim yoktu. Gene kendi temsilcime çaldır kapat yaptım. O gün dönmedi. Ertesi güne kaldı.

Bu arada söylemeyi unuttum. Bu geçen günler içerisinde Trendyol her gün arayıp darladı bizi. Başvurunuzu tamamlayın, bir sürü avantaj var onları kaçırmayın. Anlatıyoruz, kep adresini aktifleştiremedik şöyle oldu böyle oldu, uğraşıyoruz. Bari siz süreci durdurun ya da biz sonra tekrar başvuralım. Yok illa 15 gün içerisinde tamamlamalıymışız. Yoksa o başlangıç avantajları olmayacakmış. Her gün arayıp darladı. Bu 8-10 gün içerisinde Trendyol hanımı darladı, hanım beni darladı, ben temsilciyi darladım. Hep böyle geçti. Son bir kaç gün artık hanım telefonu açmadı.

En son temsilciye durumu anlattım. Ben uyku sarhoşu bir şeyler yaptım ama sırada ne var bilemiyorum. Bu kişi beni yeniden arasın dedim. Sağolsun aradı da. Meğer artık geriye “basit” bir iş kalmış! Telefonuma bir SMS gelmiş Turkcell’den. Ordaki linke tıklayıp elektronik imza için tercih ettiğim bir paketi (aylık, 3 aylık yıllık vs) işi tamamlayacağım inşallah.

Cep telefonundan hallederim sandım, zaten ekranlar da cebe göre hazırlanmıştı. Bir yerde e-devlet’e girmem gerekiyordu. Girdim de. Ama e-devlete mobil imza ile girmem gerekiyormuş. Hayda! Zaten mobil imza almaya çalışıyorum. Meğer e-devlete internet bankacılığı üzerinden girmem de aynı işi görüyormuş. Ekranda yazıyordu ama cepten bakarken farketmemişim. Eve gelince bilgisayardan işlemleri yapayım dedim. O zaman farkettim o ayrıntıyı. E-devlete internet bankacılığı kanalıyla girince çift katmanlı güvenlik olduğundan bu şekilde olması gerekiyormuş. Neyse onu da hallettik. Şifreler kodlar parolalar derken mobil imzayı hallettik çok şükür.

Geldik başladığımız yere. Girdim PTT’nin kep sistemine. Gördüm kep adresimi her zamanki gibi. Fakat bir yerde “yenile” gibi bir buton göremiyorum. Nereye tıklarsam aktivasyon yok, süresi doldu, kep adresiniz kullanıma kapalı diye mesajlar dönüyor.

Önce Chat GPT’ye sordum, kapalı kep adresini açtırmak için PTT müdürlüğüne başvurmam gerekebilir dedi. Yok canım dedim. Sonra Google’da arayınca PTT’nin kendi sayfasından öğrendim ki kapatılmış gerçek kişi kep adresleri için online işlem yapılabiliyormuş ama kurumsal kep adresi için PTT müdürlüklerine “yazılı” başvurmam gerekiyormuş. Al bir gol daha! Sağolsunlar bunun için gereken dilekçeyi bile hazırlamışlar. PDF’ indirip yazdırdım. Doldurdum. İmzaladım. Kaşeledim. Ve sonra silik bir şekilde formun altında (*) ibaresi ile yazılı şu yazıyı gördüm.

PTT’ye bu dilekçeyle başvuracağım zaman imza sirkülerimin “aslını” ibraz etmem gerekiyormuş! PTT müdürlüğünce “aslı görülen belge” kopyası alındıktan sonra iade edilecekmiş.

Diyeceksiniz ki, e tamam ne var bunda. PTT’ye gitmeden görmüşsün ne güzel. Götür ıslak imzalı sirküyü, yap başvurunu.

Ühüü.. Ama benim ıslak imzalı belgemin aslı muhasebeci arkadaşımda. İki haftadır bir o unuttu bir ben unuttum, bir türlü alamadım. Dahası, bu akşam bana şu mesajı attı:

Evet.. Muhasebeci arkadaşım topu taca attı maalesef. Futboldan hiç haz etmem ama şu bir gerçek ki durumumu anlatmak için daha iyi bir metafor bulamazdım herhalde. İlk maçı 5-1 kaybettim. İnşallah muhasebeci arkadaşımda tarihi geçerli ve orijinal bir imza sirküsü vardır da PTT’ye başvurumu yapabilirim. Bu hengamede mobil imza, kep adresi vs ne için lazımdı onu da unutursam diye bu yazıyı yazayım dedim 🙂