15 Nisan 2025

Kitapi 10 yaşında

ile hasan

Saatler zembereği boşalmış gibi geçip gidiyor. Hiç bir şeye yetişemiyoruz. Ne çocuklara, ne uykuya, ne işe, ne eğlenceli şeyler yapmaya… Tamamen hayatımız koşturmacayla geçiyor ama hiç birini memnun edemiyoruz. Ha, yukarıdaki listenin en önemlisini de ekleyelim. Ne ahırete…

Zamanın su gibi aktığı bu devirde işte Kitapi projemiz bile 10 yaşına girmiş. 10 sene bana çok uzun geliyor ama asıl garip gelen bu değil, Kitapi’yi ticari bir şirket çatısı altına almak için sanki dün gibi kurduğum Kodventure Teknoloji AŞ’nin üzerinden de 5 yıl geçmiş!

Korona lafını daha tek tük duyuyorduk. 16 Ocak 2020’de dünya eskisi gibi gidiyordu. Düşünüyorum, 2020’de Kitapi daha 5 yaşındaydı. Ben hala ofise geç de olsa düzenli gidiyordum. Korona nasıl yaptıysa hayatımızın 1-2 senesini ve hayatımızdan 1-2 kişiyi alıp götürdü. Alışkanlıklar değişti. Düşünceler değişti. Misafirlikler değişti. Hastalıklar değişti. Mevsimler bile değişti.

Teknoloji bile değişti. Yapay zeka hayatımıza öyle bir girdi ki. Sosyal medya yerine (ki bırakalı çok oldu) artık onu scroll etmeye başladık. Önce yazışıyorduk. Bir ara konuşur olduk. Güzel de gidiyor. İngilizce konuşabiliyorsun filan. Bir süre sonra herhangi bir yabancı dili öğrenmek gerekmeyeceği için boşuna kasmak da istemiyorsun. Eminim çok kısa zamanda filmlerde bile seslendirmeye gerek kalmayacak. Aktristi veya aktörü kendi sesinden Türkçe dinleyebileceğiz. Hatta adamın filmde gençliği de mi lazım? Olacak. Adam film çekimleri sırasında ölmüş mü? Yahut zaten mi ölüymüş. O da kolay. Hatta! oyuncu moyuncu lazım değil. Çok mu para istiyorlar. Japonya mıydı, Kore miydi. Zaten kendi “sanal” sanatçılarını oluşturmuşlardı çoktan.. Dev hologramlarla konserler veriyorlardı yanlış okumadıysak. Böyle sanal karakterler türeyecek. Bunlara filmler yapılacak. Sigorta yok, karavan derdi yok. Afra tafrası da yok 🙂

Biz yazılımcılar için de durum benzer. Şimdi işim gereği bir kendi firmamda bazı arkadaşlarımı koordine ediyorum, bir yandan da eskiden beri çalıştığım şirketteki ekibimde yer alan arkadaşlarımı koordine etmeye çalışıyorum. Kendi şirketime henüz benden başka bir programcı alamadım. Çok yetenekli ve yarı zamanlı bir grafiker/sosyal medya uzmanımız var ama programcı tek benim. Zaman zaman yapay zekalı bir çözüme mi gitsem diye düşünüyordum. Ama o kadar hızlı gelişiyorlar ki, yetişemiyorum.

Sonra bu yeni ofiste aylar önce tanıştığım ve sayesinde Laravel Livewire’a daha çok önem vermemi sağlayan Mehmet Bey’le ikinci kez muhabbet ettik. Kışın pek ofise gidemediğimden epeydir görüşmemiştik. Bana beş dakika içerisinde hangi yapay zeka servisini (Windsurf) alacağımı söyledi ve nasıl kullanacağıma dair kısa bir demo yaptı. Hiç tereddütsüz hemen servise abone oldum. Ayda 15 dolara resmen yazı tabanlı bir elemanım oldu 🙂

Basit alt yapılı bir projem vardı, onun paneli aylardır bekliyordu. Proje çok eskiydi. Projenin insanların göreceği kısımlarını Laravel’in son sürümüyle yapmak çok kısa sürdü (Gerçi sonradan Astro diye bir şeyi tesafüden öğrendim. Onla daha bile hızlı yapardım herhalde). Paneline bir türlü elim gitmiyordu. Cünkü bir liste ekranı, bir düzenleme formu ve bir de fotoğraflar için file upload gerekiyrdu. 30 yıldır bunlarla uğraşan biri olarak artık bunaldım. Bir programcım olsaydı ona kitlerdim. Ve artık vardı. Bu angaryayı WindSurf’un yapay zekasına kitledim. Buna bir isim vermeliyim. Kadın erkek bütün çalışma arkadaşlarıma -yaptıkları leylalıklarından ötürü- Leyla ismini taktığım için bence bu yapay zeka elemanıma doğrudan Leyla diyebilirim. Evet Leyla olsun.

Yapay zeka elemanımdan arkadaşlarıma bahsederken Yiğit Özgür’ün meşhur “çember daralıyor Orhaaaan” karikatürünü paylaşıp üzerinde epey konuştuk. Mesela şöyle bir fikrim var. Kayıtlara geçsin diye buraya da yazayım 🙂 Yapay zeka geldi, biz programcılar üçer beşer işlerimi kaybedeceğimizi düşünüyoruz. Grafikerlerin durumu hiç iyi değil. 🙂 GPT’ye üç boyutlı şöyle bir şey yap dedim. “pi” hariç gayet güzel yaptı. Şunu ben son dakka bir grafikerden isteyeceğim ve bir kamyon laf yemeyeceğim!! Sağolsun bizim yarı zamanlı arkadaşımız laf etmez ama kucağından inmeyen bebesinin söyleyecek çoook lafı vardır. Şu aşağıdaki görselleri GPT’den istedim. Düzeltirmeye de çalıştım ama olmadı. Bugün olmaz yarın olur.

Bunda da pi olmamış.

Ne diyordum, Windsurf’den aldığım “Leyla” gayet iyi programlıyor. Chat kısmında itiş kakış kavga döğüş ilerliyoruz. Şaka şaka.. Hiç kavga etmiyor. Biz elemanlarla yarı şaka yarı ciddi her gün dalaşıyoruz. Çok sarpa sarınca nasıl özür dileriz derdine düşüyoruz.

Ha onu diyordum. Bizim fikrimiz şu: Developer olarak bu trende ayak uydurmak için kendi yapay zekamızı piyasaya çıkaracağız. Sanatçılar gibi yani: Sanal Hasan Civelek! Normalde tek firmada çalışabilir ve ayda şu kadar -hadi diyelim 1000 TL maaş alır. Aslında ben emekliyim ve eski şirketimden maaş almıyorum. Kendi şirketim üzerinden hizmet sunuyorum ve faturasını kesiyorum. Diyelim yukarıdaki gibi olsun.

Hasan Civelek, PHP’den anlar, Vue’dan anlar, iOS’dan anlar. Tailwind, bootstrap vs de var. Fullstack bir arkadaş. Maaşı mesela 1000 TL ve bir firmayla çalışabilir. Online sınavlar konusunda beş yıllık tecrübesi var. Sanal Hasan’a bu ve istediğin bütün yetenekleri yüklüyoruz. Eğitiyoruz ve “I know kung-fu” kıvamına geliyor (Matrix referansı gençler. İzleyin artık şunu ve çıkın şu delikten).

Hatta temel bir developer modeli inşa edilip bunun üzerine istediğimiz skilleri seçip sadece biz avatarımızı eklesek de olur. İşte bunun kilosu da 1000 TL değil 100 TL olsun varsın. Bir değil 10 değil yüzlerce firmada çalışabilir.

Neyse uçuk kaçık işleri sonraya bırakıp sabah namazını kılıp yatalım.

Kitapi, iyi ki varsın be. Senle güzel işler yapacağız inşallah. Sayende ayrı memleketlerde oturduğumuz Kuzenimle hemen her gün görüşüyorum. Sadece bunu sağladığın için de benim için çok önemlisin.

Nice 10 yıllara!