Bilişim sektörümüzün ahvali
Başlığın afilli olmasına bakmayın. Genç kardeşlerimize bir iki tokat vurup kaçacağım.
Bir kaç gündür başka bir blogu beslemek adına news.ycombinator, TechCrunch, TheVerge, Mashable, ProductHunt gibi sitelere yoğun bir şekilde bakıyorum, okuyorum, tarzan ingilizcemle çeviri yapıp anladığımı yalan yanlış yazıyorum.
Şunu farkettim ki adamlar bizim üç paragraf haber yapıp geçtiğimiz pek çok şeyi “analiz” edip, başka editörlerle tartışıp, tartışmanın ses kaydını internet ortamında paylaşıp haberin önünü sonunu eşelemeden bırakmıyorlar. O kadar uzun makaleler ortaya çıkıyor ki, birileri bunu baştan aşağı okuyor mu hakikaten diye merak ediyorum. Okumasalar bu kadar detaya girmezler herhalde.. Çünkü bunu çok yapıyorlar..
Sonra kendimize bakıyorum.. Bu kadar önemi biz genelde nereye veriyoruz? Birincisi siyasete.. İkincisi spora.. Pardon; futbola!
Hadi siyaseti genelde sadece ilgilileri uzun uzadıya televizyonlarda, gazetelerde tartışıyorlar.. Gençlerin siyasi tartışmaları saatlerce soluksuz izleyebileceklerini ya da uzun uzun okuyabileceklerini düşünemiyorum. Daha doğrusu pek rastlamadım.
Futbol konusunda durum nasıl bilmiyorum. Sadece televizyonlarda zaping sırasında gördüğüm ve çoktan oynanmış, bitmiş maçlar hakkında atıp tutan kır saçlı amcaların, sinirli hakem emeklilerinin saatlerce yorum yaptığını farkediyorum. Birileri izlemese o programları yapmazlardı.
Aslında sporu ve siyaseti seven kişiler bir anlamda işlerini doğru yapıyorlar. Uzun gazete yazıları, uzun televizyon programları.. Yanlış olan bunu bizim bilişim camiamızın yapmayışı..
Hiç yok değil tabii. Gerçek birer “hacker” diyebileceğimiz kaliteli bilişimcilerimiz YouTube’da kendi kanalları üzerinden yayınlar yapıyorlar. Burada hacker derken bilgisayarları ele geçiren, siteleri göçerten ya da televizyonlarda boy gösterip orayı hekledim, burayı kekledim diye yalandan hava atan tiplerden değil, bir ürünün ya da bir yazılımın sınırlarını zorlayıp onunla istediği gibi işler ortaya koyabilen kişilerden bahsediyorum. Mesela Muharrem Taç.
Blog için içerik üretirken yabancı basını takip etmekle birlikte yerli teknoloji bloglarını da inceleyip mümkün oldukça bunlarda henüz yayınlanmamış haberleri yakalamaya çalışıyordum. Mesela Log Dergisi ilk günden itibaren tasarımından, içeriğine her yönüyle en başarılı bulduğum, matbu olarak da takip ettiğim bir dergi. En son yıllar önce Byte dergisini nasıl hevesle bekliyorsam bunu da öyle bekliyorum. Keşke sevgili Dr. Hakkı Öcal ağabeyimizin uzun yazılarını da Log’da bulabilsek 🙂
Diğer takip ettiğim sitelerden biri Webrazzi. Önceleri pek soğuk bulsam da, gayretleri ve içlerinde tanıdığım bazı editörler sayesinde sonradan bu oluşuma ısındım. Webrazzi büyük bir görevi üstlenmiş durumda. Bilişim sektöründeki yerli yabancı ekonomik haberleri buradan alabiliyoruz.
Bu blogların yanına koyabileceğimiz bir kaç büyük yayın daha var tabi..
Fakat bir eksiğimiz var: Biz!
Haberlerin çoğunda biz yokuz. Apple, Google, Facebook, Instagram, Twitter, Slack.
Ana akım hep bunlar.. Arada bir kaç tane “yerli oyun” çıkıyor o kadar.
Hakkını yemeyeyim; Adem İlter ve arkadaşlarının DeckHub’u güzel bir haber mesela.. İşte tam bahsetmek istediğim aslında bu tarz haberler.. Hatta bunların da bir tık ötesi..
Mesela DeckHub, yeni nesil versiyonlama sistemi olan Git platformu için yazılmış bir masaüstü uygulaması.. Bunun bir tık ötesi işte Git’in kendisi! Bir Git yazmak için illa Linus mu olmak lazım, Zuckerberg mi olmak lazım? Ahmet, Mehmet, Hüseyin, Adem, Ayşe, Zeynep yapamaz mı?
Yapar!
Kafasını Instagram’dan, Facebook’tan, dizilerden kaldırsa yapar..
Biz de burada bol bol yerli haberler yazarız.. Pardon burda değil; BT Magazin‘de..