3 Aralık 2012’de şu sayfada bahsettiğim Romo’yla nihayet tanışma fırsatı bulduk. Bir Kickstarter başarı hikayesi olan Romo tam da beklediğim kalitede bir ürün olarak karşıma çıktı. Ürünün CE, FC gibi çeşitli standartlardan ziyade Apple’ın verdiği MFi (Made For iDevices) ibaresi taşıması ayrı bir önem arz ediyor benim için.

Romo’yu henüz tam olarak inceleyemedim, zira Lightning girişi olan bir cihaz sipariş vermiştim ve ürün gelene kadar ben de öyle bir iPod’a yahut iPhone’a sahip olurum diye düşünmüştüm. Henüz olamadığım için Romo’yu ofisteki arkadaşların iPhone5’leri ile deneyecek kadar kurcalayabildim.

Romo’nun gücü kaliteli donanımından ziyade onu çalıştıran yazılımdan geliyor veya gelecek. Zira yazılım sürekli güncel tutuluyor. Donanım kısmı ennihayetinde sadece akıllı telefonunuza hareket kabiliyeti katmak için var. Asıl zekayı üzerindeki iPhone veya iPod’da çalışan yazılım üstleniyor. Bu yazılım ne kadar yapay zekaya sahip olursa Romo da o nispetle başarılı oluyor. Yoksa pek tabi ki uzaktan kumanda edilebilen bir oyuncak gibi duruyor. Gerçi video konferans özelliği sayesinde sadece bir oyuncak olmanın çok ötesine geçiyor ama “Robot” kavramının oturması için yapay zekasının çok ön plana çıkması gerekiyor.

Romo’nun kendi sitesindeki videolarda gördüğümüz “nesne takip etme” özelliğini henüz çözemedim. Mesela bir topu takip edebilmesi lazım. Ayrıca yüz algılama özelliği ile siz ne yöne dönerseniz onun da o yöne dönmesi gerekiyor. Bunu da henüz nasıl yaptıracağımı öğrenemedim.

Sonuç olarak şuan klavyemin hemen yanında kocaman yeşil lacivert kutusuyla, harika animasyonları ile, kaliteli malzemesi ve gayet kullanışlı, eğlenceli yazılımı ile Romo bence çok ama çok başarılı bir ürün. Bu ürünü fikir olarak taklit etmekle yanlış bir iş yapmışım diye düşünmüyorum. Bu sayede bir know-how’u elde etmek istiyorum.

Hem nasıl demişti Jobs: “İyi sanatçılar kopyalar, büyük sanatçılar çalar”